TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Chp

haberalmedya - Chp haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Chp haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Gökhan Günaydın: ‘Gürlek’in Yıllarca Başkanlık Yaptığı Mahkemeye Düştü’ Haber

Gökhan Günaydın: ‘Gürlek’in Yıllarca Başkanlık Yaptığı Mahkemeye Düştü’

CHP’li Günaydın, şunları dile getirdi: “Demokrasi ve hukuk tarihimiz açısından gerçekten kara bir gün yaşıyoruz. Asla tesadüfle ve kurallarla açıklanamayacak bir dizi olay bizi Silivri Cezaevi Kampüsü'ne getirdi. Neydi konu? Ekrem Başkan'ın terörle mücadele eden kamu görevlisine hakaret ettiği ve tehdit ettiği iddiasıyla açılan bir dava. Soruşturmanın başlatılmaması gerekiyorken maalesef iddianameye dönüştü ve iddianame 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne düştü. Çağlayan Adliyesi'nde 44 ağır ceza mahkemesi var. Bu 44 ağır ceza mahkemesi, UYAP sisteminden tesadüfen hangi mahkemenin hangi davayı görüleceğine karar verilen bir düzene sahip. Ama gelin görün ki, Akın Gürlek'i tehdit ettiği iddiasıyla açılan dava, Akın Gürlek'in yıllarca mahkeme başkanlığı yaptığı 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne tesadüfen düşüveriyor.” ‘BU SALONLARI KUMPAS DAVALARINDAN TANIYORUZ’ “14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin şu andaki başkanı kim? Akın Gürlek ile üç ayrı mahkemede birlikte mahkeme üyeliği yapmış kişi şu anda mahkeme başkanlığı yapıyor. İşte biz böylesine 44 ağır ceza mahkemesi arasından Akın Gürlek'in yıllarca reislik yaptığı mahkemeye düşmüş bir mahkemede Ekrem Başkan'ın yargılanmasına tanık oluyoruz. Yani başsavcı hakkında hakaret iddiasını başsavcının yardımcısı soruşturuyor, başsavcının yardımcısı onu iddianameye bağlıyor ve başsavcının eski heyet üyesi Ekrem İmamoğlu'nu yargılıyor. Biz de buna hukuk düzeni diyoruz. Söylüyoruz ki biz Türkiye'de hakimlerin ve mahkemelerin varlığına inanmak istiyoruz. Ancak kurulan düzenin de farkındayız. Peki, bununla kaldı mı arkadaşlar? 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ve Çağlayan'da görülmesi gereken duruşma birdenbire Silivri Cezaevi Kampüsü içerisindeki 2 no'lu duruşma salonuna alındı. Burada yaşı yeten hepimiz bu salonları tanıyoruz, bu salonlarda kumpas davalarının nasıl görüldüğünü biliyoruz ve aynı salonda bugün başka davaların takipçisi olmaktan büyük bir üzüntü duyuyoruz.” ‘CEZAEVİ İÇERİSİNDE ADİL BİR YARGILAMA YAPILABİLİR Mİ?’ Neden Silivri'ye alınmış davalar? Çünkü katılımcı çok olabilirmiş. Dolayısıyla tarafların mağduriyetini önlemek ve katılımı arttırmak için Silivri'deki büyük salona almışlar. Evet, Silivri'de salon büyük ama Çağlayan'dan bu tarafa 120 kilometre. Cezaevleri içerisinde adil bir yargılama yapılabilir mi? Kim bunu sağlayabilir? Kim buna insanları inandırabilir? Dolayısıyla böyle bir ortam içerisinde bir dava başladı. İl Başkanımızın da söylediği gibi kendisine isnatlar okunduktan sonra Ekrem İmamoğlu tarihi bir savunma yaptı ve dedi ki: "Ne hakareti kardeşim, ne tehdidi kardeşim? Benim söylediğim şey Türkiye'de adaleti ve hukuku tesis edeceğiz, başsavcının ailesi ve çocukları da dahil olmak üzere herkesin güvenliğini bu tesis edilen adalet ve hukuk mekanizması sağlayacak." Arkadaşlar bunun neresinde tehdit var, neresinde hakaret var? Ama bugün 16 milyonun temsilcisi ve bu düzeni üç kere yenmiş olan Ekrem İmamoğlu tutuklu olarak ve sanık sıfatıyla burada yargılanıyor. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yoktur.” ‘ÜÇ DAVA DA ÜÇ AYRI ADLİYEDE’ “Ayrıca bir tesadüf daha söyleyeyim: Bugün 11 Nisan 2025; bizi ilgilendiren üç ayrı dava, üç ayrı adliyede. Burada Silivri Yerleşkesinde saat 10.00'da Ekrem Başkan'ın davası vardı. Saat 10.30'da bu kez Çağlayan Adliyesi'nde asıl kumpasın kurgulanmaya çalışıldığı İstanbul il binasının alımı ile ilgili dava var. Dolayısıyla orada da olmamız gerekiyordu ve bugün 15.00'te Büyükçekmece Adliyesi'nde, bu kez de 2015 yılında yapılmış bir ihale nedeniyle Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı ve dosyanın kaçırıldığı bir başka mahkemeye buradan gideceğiz. Bakın bizler siyasetçileriz. Türkiye'nin inanılmaz bir gündemi var. Ekonomik yıkım, politik yıkım, iç barış ve biz adliyeler arasında, cezaevleri arasında mekik dokumak zorunda kalıyoruz. Bunun adı hukuk değildir, bunun adı adalet değildir. Buradan biz de ifade ediyoruz: Ekrem İmamoğlu'nu yargılayamazsınız. Milletin iradesi onun arkasındadır. Düzmece iddianamelerle milletin iradesine ket vurmak ve onu engellemek mümkün değildir. Tarihin akışı devam edecek, kum saati akmaya devam edecek ve eninde sonunda bu memlekete adaleti, hukuku ve demokrasiyi getireceğiz.”

Ali Mahir Başarır: ‘Cezaevindeki İnsanları İftira Atmaya Zorluyorlar’ Haber

Ali Mahir Başarır: ‘Cezaevindeki İnsanları İftira Atmaya Zorluyorlar’

Başarır, şunları dile getirdi: “Bugün Silivri'de utanç verici görüntüleri tekrar gördük. Aslında bu ülke Silivri'yi, Silivri mahkemelerini hatırlamak istemiyordu. Ama üzülerek söylüyorum ki bugünkü görüntüler, Cumhurbaşkanı Adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun yargılandığı görüntüler, Balyoz, Kumpas, Yassıada, Zincirbozan'daki görüntüleri bize tekrar hatırlattı. Ülkede çok kötü şeyler oluyor, özellikle yargıda. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı organize işler peşinde ve bunu bir senaryoya bağlı kalarak işletmeye çalışıyor. Şimdi bakın üç konuya temas etmek istiyorum:” ‘TUTUKLAMALARA İTİRAZLARI 10 GÜN BEKLETTİLER’ “İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan operasyondan sonra 50 kişi gözaltına alındı, birçoğu tutuklandı. Avukatlarımız farklı tarihlerde tutuklamaya itiraz etti. Cumhuriyet Başsavcılığı üç gün içerisinde tüm dosyaları sulh ceza Mahkemesine teslim etmesi gerekirken 10 gün bekletti keyfi bir şekilde, bir suç işledi. 10 günün sonunda tüm dosyaları aynı anda mahkemeye teslim etti ve bu itirazlar 50. Asliye Ceza Mahkemesi'ne düştü. Oysa farklı tarihlerde yapılan itirazları aynı gün aynı dakika mahkemelere verseydi, bir çok mahkeme bu itirazlar hakkında karar verecekti. Organize işler burada başlıyor. Ceza usul kanunları, Anayasa bir kenara bırakılarak 3 günlük süre içerisinde itirazı değerlendirmek üzere mahkemeye yollamak zorunda olan başsavcı, 10 gün bekletiyor, aynı anda veriyor ve şimdi 50 kişinin dosyasına 50. Asliye Ceza Mahkemesi karar verecek. Hepimiz göreceğiz sonuç ne olacak?” ‘CEZAEVİNDEKİ İNSANLARI İFTİRAYA ZORLUYORLAR’ “Diğer bir durum, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı çok kötü işler yapıyor. Beşiktaş Belediye Başkanımız ve arkadaşları gözaltına alınıp tutuklanırken, Ali İhsan Aktaş... Kim bu? O suçlamanın örgüt lideri olarak gözaltına alındı ve tutuklandı. Şimdi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bu kişiyle, avukatlarıyla görüşüyor, "İBB ve partimizin kurultayı hakkında aleyhte beyanda bulunursan tahliye olursun" diyor. Buradan Türkiye'ye sesleniyorum: Cezaevinde tutuklanan insanlar savunmaya değil iftiraya zorlanıyor.” ‘BALYOZ-ERGENEKON SENARYOLARIYLA AYNI’ “Flash TV'yi satın alıp hemen sonra kara para aklama suçundan tutuklanan kim? Erkan Kork, aynı şeyler kendisine yaptırılıyor, "Ekrem İmamoğlu hakkında ifade verirsen, onu suçlarsan işlerin iyi olur" deniliyor. Bakın bunların hepsi bilgiye değil, net tarafların bizlere ulaştırdığı beyanlar. Organize işler... Bunun başrol oyuncusu İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, hukuku araç kılarak bu ülkede demokrasiyi ortadan kaldıran kişi... Maalesef ki Balyoz-Ergenekon döneminde senaryolar aynı, uygulanan teknikler aynı, failler ve oyuncular farklı. Buradan ülkemize sesleniyoruz: Üç durumu da not olarak alıyoruz. Eğer bu suçlardan yargılanan bu isimler ifadelerini verdikten sonra günler aylar sonra gelip gizli tanık olarak ya da açık olarak bizim belediye başkanlarımız, cumhurbaşkanımız aleyhine ifade verirse bu suçların hepsine İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ortaktır. Türkiye bu görüntüleri hak etmiyor.” ‘SİLİVRİ GÖRÜNTÜLERİNİ 86 MİLYONUN VİCDANINA BIRAKIYORUZ’ “Silivri'de bugün 16 milyon insanın oyunu alarak aday olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayımız Ekrem İmamoğlu yargılanıyor. Bu görüntüleri, oradaki görüntüleri 86 milyonun vicdanına bırakıyoruz. Biz artık bu ülkede Ergenekon kumpas davalarındaki Silivri'nin, Yassıada'nın, Zincirbozan'ın görüntülerini görmek istemiyoruz. O yüzden herkesi bu kumpasa karşı, organize işlere karşı dimdik ayakta durmaya çağırıyoruz.”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Bir Tane Belge Yok, Gizli Tanıkların İftiraları Var” Haber

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Bir Tane Belge Yok, Gizli Tanıkların İftiraları Var”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve beraberinde Silivri Cezaevi’nde esir tutulan isimleri ziyaret etti. Görüşme sonrası açıklamalarda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Bugün Silivri Cezaevi’nde Ekrem Başkanımızı ve çok sayıda arkadaşımızı heyetimiz ziyaret etti. Ben de Ekrem Başkanımızla, Resul Emrah Şahan ve Mehmet Ali Çalışkan arkadaşlarımızla görüşme imkanı buldum. Öncelikle tüm arkadaşlarımız, kendileriyle dayanışma gösteren milyonlara, onların burada uğradıkları iftiraya, hiçbir kanıta dayanmayan, gizli tanık ifadeleriyle hem kişisel namuslarına sürülmeye çalışılan lekeye, hem de partileri üzerinden uğradıkları iftiraya karşı Türkiye’nin tüm siyasi görüşlerinden, AK Partili, MHP’li ya da muhalefet partilerine oy veren, Cumhuriyet Halk Partili olsun veya olmasın kendileriyle dayanışma içinde olan herkese selamlarını, minnetlerini iletiyorlar” dedi. Özel, şunları söyledi: “KUMPAS DAVALARININ SİMGE SALONUNA ALINMASI ANLAMLI” “Bu büyük iftiraya, bu büyük hakarete karşı sadece ve sadece gerçekleri anlattıkları savunmalarının televizyondan yayınlanmasını istiyorlar. Çünkü gizli tanık dışında bir tane paraya, pula, rüşvete ilişkin olarak belge yok. Adı belli olmayan, Meşe, Çınar, Ladin denen gizli tanıkların iftiraları var. MASAK Raporundaki şüpheli görülen her işlemin açıklamasına ikna olmuş, buna bir şey söyleyemeyen iddia makamı var. Yargılamanın mutlaka ve mutlaka milletin önünde olmasını istiyorlar. Ekrem Başkan’ın Çağlayan’daki mahkemesi geçmişte Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davalarının simge salonuna alındı. Anlamlıdır, önemlidir. FETÖ’cülerin kurduğu kumpasları bugün Zekeriya Öz değil, Zekeriya Öz’ün bugünkü güncel hali kurmaktadır. O gün Zekeriya Öz’ü sahiplenen, ‘Davanın savcısı benim’ diyen Erdoğan bugünkü savcıya sahip çıkmaktadır. Onu o görevlendirmiştir. Kumpas davası, kumpasın mekanında görülür. Biz buna karşı bu sembolik, tarihi hatırlatmayı önemsiyoruz. Yarın o salonda İstanbul’dan il başkanımız, yönetimi, ilçe başkanlarımız, belediye başkanlarımız, Trakya’daki tüm seçilmiş arkadaşlarımız Ekrem Başkan’ın yanında olacaklar. Ekrem Başkan bir başka davada, İstanbul’da olması gereken, buraya taşıdıkları davada yarın hakim karşısında olacak.” “GAZETECİLERİ YILDIRMA AMACIYLA GÖZALTINA ALDILAR” “Ben bugün buradan hızla Ankara’ya gideceğim. Çünkü akşam üstü Ankara’da Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin ödül töreni var. Ödül vereceğim. Vereceğim ödülü kazanan kişi Timur Soykan’dır. Timur Soykan, ‘skandal düğün’ haberiyle ödül aldı. Ama o Timur Soykan bugün saat 11.00’de randevulaşıp gideceği, bir ifade vereceği soruşturma için sabahın köründe evinden onlarca polisle alındı. Onlarca polisle alınan Timur Soykan’ın Youtube’da Onlar TV kanalında yayınlanan programlarını milyonlar izliyor. Ama Murat Ağırel ile birlikte sözde şantaj, tehdit suçlamalarıyla bir kez daha sabah erkenden yıldırma amacıyla kendileri alındılar. Ben değerli eşleri ile görüştüm, dayanışma duygularımızı ilettim. Süreci en yakından arkadaşlarımız, hukukçu arkadaşlarım ile milletvekillerimiz takip ediyorlar. Bunu da ifade etmek isterim.” “KARDEŞLİK HUKUKUYLA ÇÖZDÜK” “Bugün Ekrem Başkan’la yaptığımız görüşmeyle ilgili kısaca bilgi verecek olursam görüşmede aramızda bir uyuşmazlık çıktı. Bunu ‘son dakika’ verebilirsiniz. Sonra kardeşlik hukuku içinde hallettik. Ekrem Başkan dün tam avukatları kanalıyla Yozgat’taki traktörlere kesilen cezaları kendisinin üstleneceğini ilan edecekken, benim üstlendiğimi öğrenmiş. Dedi ki, ‘Benden erken davrandın, bu iş olmaz.’ Dedim, ‘Nasıl olacak?’ Ben de açıkladım. ‘O zaman bütün sorunları nasıl çözüyorsak’ dedi, ‘Bunu da kardeş payı yapalım.’ Yozgat’taki traktörlere kesilen cezaları ödeme meselesini kardeş payı, kardeşlik hukuku içinde halletmiş bulunuyoruz. Yarısını Ekrem Başkan ödeyecek, yarısını ben ödeyeceğim.” “ADAYIMIZ İÇERİDE OLSA DA OFİS MİLLETİN HİZMETİNDE OLACAK” “Cumhurbaşkanlığı Kampanya Ofisi’ni pazar günü duyurmuştum. Bugün üzerinde çalıştık. Malum Cumhuriyet Halk Partisi’nin Parti Meclisi oluştu. Geçmişte bir gölge kabinemiz vardı ve biz bunu Cumhurbaşkanı adayımız belli olduktan sonra gölge kabine yeni, doğru tarif edilmiş, güçlü formatıyla Cumhurbaşkanı adayımızla birlikte çalışacaktı. Gölge kabinemizde Parti Meclisi’nden arkadaşlarımız, milletvekili grubundan arkadaşlarımız, dışarıdan çok güçlü isimler olacaktı. Üzerinde çalıştık, birlikte Cumhurbaşkanlığı Kampanya Ofisi’nin yeni yönetim şemasını oluşturuyoruz. Adayımız içeride de olsa ofisimiz dışarıda, milletin hizmetinde olacak. Sorunları gören, nasıl çözüleceğini tarif eden, kimlerle çözeceğini tarif eden çok güçlü bir Cumhurbaşkanlığı Kampanya ve İletişim Ofisi’nin hazırlıkları konusunda önemli mesafe aldığımızı ve önümüzdeki günlerde bunu hayata geçireceğimizi, ilan edeceğimizi ifade etmek istiyorum.” “GENÇLERE ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ” “Bir gün bile yatarı olmayan bir suçtan… Yani gelmiş, mitingi izlemiş, ‘Yürüyemezsin’ demişler yürümüş, ‘Gelmemelisin’ demişler gelmiş. Maalesef Milli Eğitim Bakanı büyük bir iftira atıyor, ‘Eli baltalılar’ diyor. Yani bu kadar büyük iftiracılık, bu kadar çocuklara gencecik çocuklara hakaretle iftira olmaz. Herkes biliyor ki örneğin bu çocuklardan, bu gençlerden 55 tanesi ‘Salıveriliyorsunuz’ denilip bir telefonla tutuklandı. Bir çoğunu ev hapsi veriliyordu bir gelen telefonla tutuklandı. Hakimin karşısında bir tek soruya cevap verdiler. İsmi okundu, tutuklandı ismi okundu, tutuklandı. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanununa muhalefetten daha önce cezası olmayan kişinin bir gün yatarı yok. Burada tutuldukları her gün işkencedir, ailelerine ve kendilerine boşu boşuna ıstıraptır. Gördükleri kötü muamele, ters kelepçe ve susuz bırakma, aç bırakma geçmişte, buraya gelene kadar, hepsi yıldırmak içindir. Ne aileleri yılmıştır ne çocuklar yılmıştır. Ama yapılan büyük haksızlıktır. O yüzden dün 100 binlerin bağırdığı gibi buradan bir kez daha gençlere özgürlük istiyoruz. Sınavlarına girmelerini talep ediyoruz. Bu konuda milletvekillerimizden oluşan bir heyet de ilgili görüşmeleri yapmak üzere bir kez daha inisiyatif alacaklar. Bu konuyu artık bir gün bile yatarı olmayan ve asla eline bir taş almamış, bir sopa almamış, ne baltası ya? Yalancı adam, utanmaz adam, ne baltası? Sadece gösterilere katılmış ve evine gitmiş kişileri yüz tarama sistemiyle evlerden topluyorlar. Sonra da ‘Onlar eli baltalı.’ Eli baltalı kimse yoktu. Öğrencilerden bir tanesinin elinde bırak baltayı, çubuk yoktu. Çubuk yoktu. Hepimiz bunları biliyoruz. Yıldırmak için yapılan işler bunlar. İfade etmek istiyorum.” “BUNLARDAN SİZİ KURTARMAK BU MİLLETİN EVLATLARININ BİRİNCİ GÖREVDİR” “Bugün Türk Polis Teşkilatının kuruluşunun 180’inci yılı. Bizim polisimiz, bu milletin evlatları, vicdanlı evlatlara sonuçta bunlar devletin polisi, cuntanın polisi değil. Kanunsuz emirler verildi, bunu ifade ettik daha önce de. Mutlaka ve mutlaka bunun için yazılı isteyin. Yazılı emir verenler ise hesabını verecekler. Yoksa onlar kenara çekilecekler, suçu polisin üzerine atacaklar. Ben bir kez daha hem gençlerimizi kucaklıyorum hem de kanunsuz emirlere muhatap olan, kendisine bir gün bile, bir saat bile fazla mesai verilmeyen, kaskını yastık yapıp yatan, aç bırakılan, kuru kumanyalarla zor günler yaşayan polisimize diyorum ki, ‘Biz bu iktidarı değiştireceğiz, bir daha sizi milletin evlatları ile karşı karşıya dikmeyeceğiz. Ne emeğinizi sömüreceğiz ne size suç işleteceğiz. Size suç işleten, kanunsuz emir veren ve size eziyet eden bunlardan sizi kurtarmak da bu milletin evlatlarının birinci görevidir.’” “KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEDE SAMİMİ DEĞİLLER” “Son sözüm şu, bugün önemli, kamuoyunun büyük önem atfettiği bir görüşme yapılacak. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Kürt meselesindeki duruşu ve yıllardır çok nettir, çok bellidir, çok tutarlıdır. Biz bir kere Kürt meselesi diye bir meselenin var olduğuna inanıyoruz. Niye? Kürtler ‘Sorunum var’ diyorsa vardır. Çözmek hepimize düşer. Bu, ‘Yoktur’ deyip de görmezden gelinmez. ‘Terörsüz Türkiye’ diyorlar. Biz terörü de kınıyoruz, terörsüz Türkiye’yi de destekliyoruz. Terörsüz Türkiye demokratik açılımlarla mümkündür. Bunlar için doğru zemin Meclis’tir. Bu sorunun çözümü için Meclis zemininde şeffaf, kimseyi dışlamayan, başta şehit aileleri ve gazilerimizin duygularını yok saymayan, onların da fikirlerini alan, tüm mağdurları kapsayan bir süreç için mecliste olmayı çok önemsiyoruz. Bakın büyük bir çelişki yaşıyoruz. Şimdi arkamdaki cezaevinde biri yatıyor, onu içeri kimin attırdığını da herkes biliyor. Soru şu, batıdaki Kürtlere, batıda seçim kazanamayacakları halde DEM Partisi’nin, batıdaki Kürtlere belediye meclislerinde görev teklif etmek suretiyle onlara şehrin yönetiminde söz sahibi kılmak suçu… Bunu terör suçu kabul ediyor, Ekrem Başkanı bununla nasıl suçluyor. Bununla suçlanan birisi içeride yatıyor, ‘Kürtler belediye meclis üyesi olursa bu terör faaliyetidir’ diyen birisi, onu içeri attıran birisi de bugünkü güya Kürt meselesinin, ona ‘Kürt meselesi de yok’ diyor artık ve terörsüz Türkiye yaratacakmış. Terörsüz Türkiye’yi de Kürt meselesinde kökten çözmeyi de bütün Kürtlere eşit vatandaş yapmayı, bu devleti onlara ait hissettirmeyi de başaracak anlayış buradadır. Bu anlayışın Cumhurbaşkanı adayı şimdi içerde. Bu sorunu Kürtlerin güvendiği biz çözeriz. Bu sorunu, Kürtleri ikinci sınıf vatandaş gören, belediye meclislerine bile layık görmeyen ve Kürtleri, ‘Kürt eşittir sorun’, ‘Kürt eşittir terör’ diye gören anlayış çözemez. Ancak biz Meclis zemininde atılacak her türlü şeffaf, barışçıl çözüme yönelik adımı da desteklemeye hazırız. Ama Meclis’i yok sayıp da Kürtleri yok sayıp da sorunu yok sayıp da ipe un serip de buyurganlıkla laf edenlerin bu sorunu çözmede samimi olmadıklarını, bir kez daha başarısızlığa da hiçbirimizin tahammülü olmadığını ifade etmek isterim.” “KUVVETLİ BİR TEMSİLLE EKREM BAŞKAN’IN YANINDA OLACAĞIZ” Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, basın mensuplarının Cuma günkü duruşmaya katılıp katılmayacağını sorması üzerine, “İstanbul örgütümüz ve Trakya örgütlerimiz burada olacak. Biz Ekrem Başkan’la bugün uzun değerlendirmelerimizi yaptık. Yarınki Çağlayan Adliyesi’ndeki Akın Gürlek’in meselesiyle ilgili bir ifade kısmıdır. Bu süreçle ilgili bir mahkeme değildir. Ben yarın kendi programım dahilinde Ankara’da olacağım. Ancak genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz çok kuvvetli bir temsille Ekrem Başkanımızın buradaki ifadesi sırasında yanında olacaklar” dedi.

Ediz Ün: "Yumurta fiyatları 10 lirayı geçti, vatandaş en ucuz protein kaynağına bile ulaşamıyor" Haber

Ediz Ün: "Yumurta fiyatları 10 lirayı geçti, vatandaş en ucuz protein kaynağına bile ulaşamıyor"

Edirne Milletvekili ve Ziraat Mühendisi Ediz Ün, artan yumurta fiyatlarıyla birlikte vatandaşın artık en ucuz hayvansal protein kaynağı olan yumurtaya dahi ulaşamadığını vurguladı. Son dokuz ayda yaşanan fiyat artışının endişe verici boyutlara ulaştığını belirten Ün, iktidarın üretimi ve üreticiyi desteklemediği politikaların bu tablonun temel nedeni olduğunu söyledi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yumurta fiyatlarının Ocak 2023’te 3,6 TL olduğunu, Haziran 2023’te 2,5 TL’ye kadar gerileyen fiyatların bugün itibarıyla yüzde 122 oranında arttığını belirten Ün, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) verilerine göre ise aynı dönemde fiyat artışının yüzde 140'ı bulduğunu ifade etti. “Bugün TÜİK verilerine göre yumurta fiyatı 5,5 TL, TZOB verilerine göre ise 7,3 TL. Bu artış trendi böyle devam ederse, yumurta fiyatları kısa sürede 10 lirayı da geçer,” dedi. Yumurta fiyatlarındaki artışın iki temel nedeni olduğuna dikkat çeken Ün, “Birincisi üretimdeki düşüş, ikincisi ise maliyetlerdeki ciddi artıştır. Son üç ayda yumurta üretimi 5,5 milyar adetten 5 milyar adede düşerek yüzde 8 oranında azaldı. Özellikle dünyayı etkisi altına alan kuş gribi, bu düşüşte önemli rol oynadı,” şeklinde konuştu. Üretim düşüşüne ek olarak maliyetlerdeki yükselişe de dikkat çeken Ün, TÜİK verilerine göre Ocak ayında üretici fiyatlarının yüzde 39, Şubat ayında ise yüzde 52 oranında arttığını belirtti. Tüketici fiyatlarında ise artışın daha sert olduğunu belirten Ün, “Tüketici açısından yumurta fiyatları Ocak'ta yüzde 39, Şubat'ta yüzde 51, Mart ayında ise yüzde 82 artış gösterdi. Yani üreticinin sırtına binen maliyet, doğrudan vatandaşın sofrasına yansımış durumda,” dedi. Yem fiyatlarının da ciddi biçimde arttığını ve bunun çözümünün ithalat olmadığını vurgulayan Ün, “Tavuk beslemesinde kullanılan mısır fiyatları son bir yılda yüzde 50 oranında arttı. Bu artışa karşı düşük gümrük vergili mısır ithalatı da çözüm olmadı. Çünkü hayvancılık sektörü genel olarak desteklenmiyor. Desteklenmeyen üretici üretimden çekiliyor, vatandaş ise ne kırmızı ete ne beyaz ete ne de yumurtaya ulaşabiliyor,” ifadelerini kullandı. Yüksek fiyatlar ve düşük gelir nedeniyle vatandaşın temel gıdaya ulaşmakta zorlandığını belirten Ün, “Tanzim çadırlarında başlayan sebze kuyruklarından sonra yağ ve ekmek kuyrukları ve şimdi de yumurta kuyrukları oluştu. Memleketim Edirne’de Bedesten Çarşısı’ndaki Tarım Açık Cezaevi yumurta satış noktasında da Ankara’daki İş Yurtları Kurumu mağazasında da metrelerce kuyruk var. Çünkü ucuz yumurta artık sadece bu tür sınırlı satış noktalarından temin edilebiliyor. Bu tablo üretimin düşüklüğü ve maliyetlerin yüksekliğinin bir sonucudur,” dedi. Türkiye’nin kişi başına yıllık yumurta tüketiminde 190 ülke arasında ancak 69. sırada yer aldığına dikkat çeken Ün, bu durumun Türkiye’nin bereketli topraklarına ve potansiyeline yakışmadığını ifade etti. Ün, “Bu kötü gidişatın sorumlusu üretimi değil ithalatı önceleyen tarım politikalarıdır. Çözüm bellidir: Üretici desteklenmeli, maliyetler düşürülmeli ve halkın gıdaya erişimi güvence altına alınmalıdır. Ancak mevcut iktidar kaldığı sürece bu sorunlar büyüyerek devam eder. Bugün yumurta 10 lira, yarın 20 lira, 30 lira olur. Bu gidişatı durdurmanın yolu, sandığı vatandaşla bir an önce buluşturmaktır,” dedi.

Türkan Elçi’den Adalet Bakanlığı’na Sert Tepki: Ne Diyorsanız Tersi Çıkıyor Haber

Türkan Elçi’den Adalet Bakanlığı’na Sert Tepki: Ne Diyorsanız Tersi Çıkıyor

CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un basına yansıyan “yargı bağımsızdır” ve “işkence iddiaları asılsızdır” açıklamalarına sert sözlerle yanıt verdi. Elçi, X (eski adıyla Twitter) hesabından yaptığı paylaşımda, bayram tatili süresince gerçekleştirdiği cezaevi ziyaretlerinde edindiği izlenimlerle Bakan Tunç’un açıklamalarını çelişkili bulduğunu ifade etti. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç bugün yaptığı basın açıklamasında, işkence iddialarını reddetmiş ve Türkiye’de yargının bağımsız olduğunu vurgulamıştı. Ancak Elçi, Silivri Cezaevi'nde aralarında belediye başkanlarının da bulunduğu tutuklularla yaptığı görüşmelerde çok farklı bir tabloyla karşılaştığını aktardı. “Bayram boyunca 43 kişiyi ziyaret ettim. Gençlerimizi, kadınlarımızı, öğrencilerimizi dinledim,” diyen Elçi, bazı tutukluların gözlerinde morluklar, kollarında kelepçe izleri olduğunu kaydetti. Elçi, Adalet Bakanı’nın açıklamalarına doğrudan atıfla şu ifadeleri kullandı: “İşkence yoktur, yargı bağımsızdır gibi içeriği tamamen boşaltılmış kavramlarla konuşmanın artık bir inandırıcılığı kalmamıştır. Söylenen ile yaşanan arasında derin bir uçurum var. Ne diyorsanız, tersinin olduğu çok açık. Demokrasi var diyorsunuz, ama bir tweet atan genç sabaha karşı gözaltına alınıyor. Bağımsız yargı diyorsunuz, ama siyasi iktidarın emirleri mahkeme kararlarından önce duyuluyor. Basın özgürlüğü var diyorsunuz, ama gazeteciler haber yaptıkları için yargılanıyor. Kadına şiddetle mücadele ediyoruz diyorsunuz, ama koruma talebi kabul edilmeyen kadınlar birer birer hayatlarını kaybediyor.” Elçi, yaşanan hak ihlallerinin üzerinin resmi açıklamalarla örtülemeyeceğini belirterek, özellikle yargı bağımsızlığı ve işkence iddiaları konusunda tarafız ve şeffaf bir soruşturma mekanizmasının işlemediğini dile getirdi.  

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Nefes'e Konuştu: "Erdoğan Saldırmaya, Biz De Direnmeye Devam Ediyoruz" Haber

CHP Genel Başkanı Özgür Özel Nefes'e Konuştu: "Erdoğan Saldırmaya, Biz De Direnmeye Devam Ediyoruz"

CHP lideri Özgür Özel, yeniden genel başkan seçildikten sonra ilk röportajını NEFES’e verdi. Ankara Temsilcimiz Deniz Zeyrek, Ankara Haber Müdürümüz Mahmut Aydın ve Ankara Temsilci Yardımcımız Tarık Işık’ı CHP Genel Merkezi’nde kabul etti. Sohbetimize Kurultay sürprizi Berkay’ın PM üyeliğini sorarak başladık. Şu yanıtı verdi: “Berkay’ın o sözü söylediği gün ben de Ekrem Bey’in otobüsündeydim. Ekrem Bey ‘dur dur şu çocuk koşuyor. Her şey çok güzel olacak diyor’ dedi. Berkay’ın sloganı oradan çıktı. Berkay ile Ekrem Başkan’ın aralarındaki hukuka tanıklığım var. İkisine de sürpriz yaptım. Haberleri yoktu. Berkay’ı cezaevinde ziyaret ettiğimde ‘gençlerin bize bakışı nasıl’ dedim. Dedi ki ‘Özgür Abi, sen bize sahip çıkıyorsun ya Maltepe’de bizden bahsedince koğuşta 46 kişiyiz. Dört beş defa ayağa kalkıp alkışladık...’ O görüşmede PM’ye düşünebiliriz dedim. Siyasi yasak meselesine gelince: Berkay bir slogan buldu. İptal seçimin de Saraçhane’nin de son kazanılan seçimin de ilham kaynağı oldu. Mahkemede herhangi bir ceza almayacağını düşünüyorum ama Ekrem Başkan kadar Berkay’dan da korktukları anlaşılıyor.” TEBLİGAT İÇİN PARTİNİN ÖNÜNE GELDİLER Özgür Özel’e bu köşede daha önce yazdığım “iki kayyum planı”nı da sordum. Özel, İstanbul Barosu’nu da ekleyerek “Biz o kara haftada üç kayyum bekliyorduk” dedi. Erdoğan’ın uzun süredir bazı tespit ve kabullerle hareket ettiğini belirten Özel şu mesajları verdi: “Biri CHP’nin içini karıştırmak. Zaman zaman CHP’nin içine dönük mesajlar veriyor. Bizim Sayın Genel Başkanla (Kemal Kılıçdaroğlu) ilişkimiz üzerinden bizi birbirimize düşürmeye çalıştı. Beni istemediğim bir alana çekmeye çalıştı. Bu oyuna gelmedik. Sonra şaibeli kurultay söylemleriyle CHP’yi bu tartışmaya çekmeye çalıştı. Erdoğan’ın oyununa gelmiyorduk. Öyle bir noktaya geldik ki bir kanıt bulamıyorlar. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının titiz çalışmasını da önemli buluyorum. Bu sefer Erdoğan baktı ki hukuken sonuç alamayacak aynı MHP meselesinde olduğu gibi bir ilçe asliye hukuk mahkemesinden kayyum kararı alınıp talimatın da CHP’ye cuma akşamı 16:59’da tebliğ edilmesi kararlaştırılmış. Bazı illerin valileri ‘il başkanlarımıza Pazar günü size o seçimi yaptırmayacağız’ demişler. Biz de olağanüstü kurultay başvurusunu gizli yapıp, ret cevabı almayacağımız bir salon ayarladık. Tebligat için partinin karşısındaki kafelere kadar gelmişler.” KAFA KAFAYA TOKUŞUYORUZ Erdoğan’ın saldırmaya kendilerinin de direnmeye devam ettiklerini anlatan Özel, mücadele şekillerini “Kafa kafaya tokuşuyoruz” sözleriyle anlattı. Erdoğan’ın elindeki devlet imkanlarıyla devlet gücüyle saldırdığını söyleyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz de milletten aldığımız güçle, üyelerimizin dinamizmiyle CHP’yle dayanışanlarla gençlerden aldığımız enerjiyle karşı çıkıyoruz. Onun elinde sınırsız devlet imkanları var, bizim de elimizde gençlerin ve kitlenin sınırsız direnme gücü var. Biz direnmeye devam edeceğiz.” ŞİKAYET DEĞİL GERÇEĞİ ANLATIYORUZ İl ve ilçe mitinglerine başladıklarını anlatan Özel şunları söyledi: “AK Parti’nin dayattığı vasatı reddediyoruz. - Mesela, ‘Türkiye’yi dışarıya şikayet ediyorlar’ klişesini kesinlikle reddediyoruz. Bu bir demokrasi sorunu sandığı yok sayan bir mesele. Bir iftirayla karşı karşıyız. Gizli tanıklar üzerinden Gülen dönemini aratmayacak saldırılar var. Bunları Avrupa’ya dünyaya anlatmak şikayet etmek değil. - Mesela, bütün bakanlar tazminat davası açıyor. Bizim tanımlamalarımıza bütün bakanların birden yanıt vermesinden son derece memnunum. Gündemi ele aldık. Boykotta da öyle oldu. Bizim duyuramadığımız yerlere onlar duyurdu. Biz bizi görmeyen medyayı ve onların şirketleri boykot ediyoruz. İki istisna var: Biri ETS diğeri EspressoLAB. 450 bin kişilik mitingde boykottan söz ederken gençler hep beraber “EspressoLab” diye bağırmaya başladılar. Başta anlamadım ne dediklerini. Ekrem Bey’in oğlu “EspressoLAB diyorlar” dedi. Sebebi de bütün vakıf üniversitelerinde küçük mütevazı kahvecilerin kapatılarak yerine EspressoLAB açılmasıymış. “Çöktünüz” diye zaten boykot ediyorlarmış. Eski kahvecide 60 lira olan kahve bunlar gelince 140 lira oluyormuş. ETS tur konusunda da kamuoyundan çok talep geldi.” TRUMP KONUSUNDA UTANIYORUM Yandaş medyanın ve iktidarın Trump’ın Erdoğan’la ilgili sözlerinden memnun olduğuna dikkat çeken Özel şu yorumu yaptı: “Büyük bir akıl tutulması var. Trump Erdoğan’ı övmemiş. Hem dalga geçmiş hem tehdit etmiş. Bir defa Rahip Brunson’u anımsatıyor. Erdoğan’ın ‘O papazı vermeden bu papazı alamazsın’ dediği Brunson bir telefonla verildi. ‘Aptal olma’ dediği mektup orada duruyor. Gazze meselesinde de bölgeyi ele geçirmek, BM kararını tanımamak, enerji kaynaklarını elinde tutmak planları var. Erdoğan bütün bunlara tek kelime etmiyor. Tersine ‘Trump bizi övdü’ diye bayram ediyorlar. Utanç verici bir durum. Onlar seviniyor, Türkiye Cumhurbaşkanı bu hallere düştü diye ben utanıyorum.” FİDAN’A YANIT: HADDİNİ BİLSİN SEKRETERLİĞE DEVAM ETSİN Özgür Özel kendisine “Artık haddini bil” diyen Hakan Fidan’a şu karşılığı verdi: “Bana bu rejimin çizdiği sınırı bilmiyorum ama son sandıkta milletin çizdiği sınır Türkiye’nin birinci partisinin lideri olduğumdur. AK Parti’nin içi de kafası da karışık Türkiye karışık dış ilişkiler karışık ama CHP’de tam bir bütünlük beraberlik hâkim. Delegenin verdiği yetki: Mücadeleye devam. Milletin verdiği yetki: Birinci partisin iktidara doğru yürü. Adayımızı çıkarmışız, sandığı istiyoruz ve yürüyoruz. Bir defa ben bu yetkileri hep seçilerek alıyorum. Hakan Fidan bir defa dışişleri sekreteri. Başkanlık rejimlerinde bakan demezler. Hakan Fidan da haddini bilsin. Bana yanıt yazan laf söyleyen Erdoğan’ın tüm sekreterleri atanmışlardır. Hakan Fidan sekreterliğe devam etsin biz bu ülkeye Dışişleri Bakanı kazandırmak için çalışıyoruz.” SORUMLULUK VE RİSK ALMAK GEREK Kriz dönemlerinde doğru ve cesur karar alma konusunda bir eksikleri olmadığına dikkat çeken Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanların yargı karşısında ve AK Parti’nin gözü dönmüş saldırıları karşısında kendilerini yalnız hissetmemelidirler. Bu dönemde Genel Başkana sorumluluk ve risk almak düşer. Kent Uzlaşısından soruşturuluyorlar. DEM Parti, parti meclisi kararıyla Kent Uzlaşısı diyor. Biz İstanbul ve Türkiye İttifakı diyoruz. Bunun sahibi benim. Hiçbir belediye başkanı bunu kendi kafasından yapmadı. Niye ben belediye başkanlarını suçlu halde bırakayım. Dönem liderin sakınılacağı dönem değil. Dönem herkesin partiyi sakınacağı bir dönem.” STRATEJİK AKLI OLSA BIRAKIR Özel “Ekrem İmamoğlu serbest bırakılır mı” sorumuza da şu yanıtı verdi: “AK Parti burada bir karar verecek. Ekonomiye kaybettiriyor. Kendine kaybettiriyor. Anket beklediklerini düşünüyorum. Anket firmaları AKP’nin zayıfladığını, CHP’nin ise gücünü arttırdığını söylüyor. Sahada AKP için çok olumsuz bir duygu var. Halkın bu sahiplenmesinin AK Parti’ye geri adım attıracağını düşünüyorum. Bir Cumhurbaşkanı adayının hapiste tutulması, hatta üç muhtemel rakibinin hapiste tutulması Erdoğan’ın ne Türkiye’ye ne dünyaya anlatabileceği bir şey değil. Onları içeride tutmak, seçimin yaklaştığı her gün biraz daha zorlaşacak. Yarın bugüne göre daha zor olacak.” 28 MİLYONLUK GENSORU CHP’nin erken seçim talebiyle ilgili çalışmalarını da anlatan Özel, Türkiye’deki seçmen sayısının yarısından bir fazlasıyla dünya tarihinin en büyük güvensizlik oylamasını yaptıklarına dikkat çekti. Özel Erdoğan’a “Gel, sandığı getir” diye seslendi. ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAYBETSE DE SİYASETEN KAZANIR Özel, ‘Tahliye bekliyor musunuz?’ sorumuzu şöyle yanıtladı: “İtiraz dilekçesi işlemde. Bunun siyasi bir karar olduğu açık. Hukuki olsa tutuklama olmazdı. Eğer Erdoğan da geleceğe dönük stratejik akıldan bir damla kaldıysa bu tutuklama meselesinden vazgeçerler. Bu iş Ekrem İmamoğlu’nu, CHP’yi büyüten, bütün muhalefeti birbirine kenetleyen ve otokrasi ile demokrasi arasında bir rekabete dönüştüren, ahlaki ve psikolojik üstünlükle ve çoğunluk enerjisinin muhalefette olduğu ortaya çıktı. Bunu görüyorsa o gün verdiği talimattan vazgeçer ve Ekrem Bey serbest kalır. Aynı gözü dönmüşlükle devam ederlerse Ekrem Bey özgürlüğünü kaybeder ama siyaseten hiçbir şey kaybetmez.”

Murat Bakan Silivri’de: Onların Moral ve Motivasyonları Dışardakilere Cesaret Veriyor! Haber

Murat Bakan Silivri’de: Onların Moral ve Motivasyonları Dışardakilere Cesaret Veriyor!

Bakan, ziyaretin ardından cezaevi önünde basın açıklaması yaptı, “Onların moral ve motivasyonları dışardakilere cesaret veriyor” dedi. CHP’li Murat Bakan açıklamasında şunları söyledi: Onların moral ve motivasyonu dışardakilere de cesaret veriyor “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ve beş arkadaşımızı ziyaret ettim; Resul Emrah Şahan, Murat Çalık, Murat Ongun, Buğra Gökce ve Mehmet Ali Çalışkan… İçeride şöyle bir atmosfer olduğunu söyleyebilirim; inanılmaz bir ziyaret trafiği var, onu görüyorsunuz. Ziyarete gittiğim altı kişiydi ama Ahmet Özer‘le de Ümit Özdağ‘la da Can Atalay’la da konuştum. Acayip bir trafik var, siyasi tutukluların yoğun olduğu bir cezaevi… Aslında buradaki yargılama süreci şunu hatırlatıyor size; Sokrates’in yargılandığı süreç, Dreyfus’un yargılandığı süreç, Nazi Halk mahkemeleri, Türkiye’de Ergenekon Balyoz, Yassıada duruşmaları gibi… Türkiye tarihinde hukuksuz olarak geçecek, olmaması gereken bir yargılama süreci… Ama arkadaşların direnci de motivasyonu çok yüksek. Bilhassa Ekrem İmamoğlu için söyleyeyim; inanılmaz bir cesaret, azim ve beyin olarak özgür… Dolayısıyla kendisiyle Türkiye siyasetini konuşuyorsunuz, geleceği konuşuyorsunuz, cumhurbaşkanlığı kampanyasını konuşuyorsunuz… Biz onlara ‘geçmiş olsun’ demek için gitmiyoruz sadece, onlarla fikir alışverişi yapıyoruz, onların düşüncelerinden istifade ediyoruz, kendi düşüncelerimizi söylüyoruz… Murat Çalık’ın bir sözü çok etkiledi beni, ‘Bizi ziyarete geliyorsunuz, gelin, ama gençleri yalnız bırakmayın, gençleri de ziyarete gidin’ dedi. Ben dedim ‘301 gencimizi de ziyaret ediyoruz onları da yalnız bırakmıyoruz.’ Duyarlılıkları bu yönde… Ekrem başkan Türkiye’de ne olduğunu, Türkiye siyasetini takip ediyor, sadece Türkiye siyaseti de değil, uluslararası siyaseti de takip ediyor. Amerika Birleşik Devletleri‘ne ne oluyor bitiyor, Avrupa’da ne oluyor bitiyor, dünyayı okuyor, dünyayı değerlendiriyor. Son derece moral ve motivasyonları yüksek. Türkiye’nin en zeki beyinleri, en yaratıcı beyinleri cezaevinde. Bu kadro Türkiye’yi yönetecek kadro, hakikaten üzülerek onu görüyorsunuz. Onun için zaten cezaevindeler… Benim dışımda şu an Gökan Zeybek, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli burada, çok ziyaretçi var… Burası artık bir merkez olmuş, herkes sadece ziyarete gelmiyor, fikir alışverişinde geliyor. İyi bir görüşme gerçekleştirdik, onların moral ve motivasyonu dışardakilere de cesaret veriyor. Mahir Polat’ın yaşamsal sorunu var bunu görüyoruz, kimse bunun bedelini ödeyemez! Mahir Polat ile bilinçli olarak görüşmek istemedim, çünkü sağlık problemleri sebebiyle gelip gitmesinin zor olduğunu düşünüyorum görüşe. Sürekli hastaneye sevk ediliyor. Anksiyete ve klostrofobi var, yani tüm sağlık problemlerinin yanında bunlar sağlık problemleri tetikliyorlar. Aslında Buğra Gökce’de de üç tane stent var, şeker, tiroid kanseri geçmişi var. Ama anksiyete ve klostrofobi, cezaevinde olması Mahir Polat’ın durumunu daha da vahim, daha da ağır hale getiriyor. Mahir Polat için söyleyeyim; cezaevinde bir an bile tutulmaması gerekir. Holter takıldığı söyleniyor kendisine, vücuttaki ritmini ve tansiyon problemini takip etmek için, ama bana kalırsa hiç böyle bir şeye gerek yok. Onun sağlık geçmişi onun burada olmaması için yeterli gerekçe. O sağlık problemlerini yaşamış bir insanın tutuklu cezaevinde kalmaması gerekir, adli kontrol tedbirleriyle devam etmesi gerekir. Aslında hiçbirisinin cezaevinde olması gerek yok ama özelde Mahir Polat’ın yaşamsal sorunu var bunu görüyoruz, kimse bunun bedelini ödeyemez. Mahir Polat Türkiye’nin en önemli entelektüellerinden birisi biliyorsunuz hem İstanbul tarihine ayağa kaldırmış bir insan hem de akademik anlamda da çok yetkin bir insan. Böyle bir insanın cezaevinde bu koşullarda tutuluyor olması, artık bir işkence kötü muamele olarak değerlendirilebilir ancak.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.