TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ismail Saymaz

haberalmedya - Ismail Saymaz haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ismail Saymaz haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

İsmail Saymaz soruşturmadaki çelişkilere dikkat çekti: Bilirkişi ile konuşmak neden suç olsun? Haber

İsmail Saymaz soruşturmadaki çelişkilere dikkat çekti: Bilirkişi ile konuşmak neden suç olsun?

Bugün akşam saatlerinde Halk TV programcısı Barış Pehlivan, sunucu Seda Selek ve Halk TV Sorumlu Müdürü Serhan Asker, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Başsavcılık, 3 gazetecinin "Halk TV yayınında bilirkişi ile yapılan telefon görüşmesinin izinsiz olarak kayda alıp yayınladığı, bilirkişinin ismini hedef gösterilecek şekilde açıklanarak yargılamanın seyrini etkilemeye yönelik sözler sarf edildiği" gerekçesiyle Türk Ceza Kanununun, "Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması ve Bilirkişiyi Etkilemeye Teşebbüs" suçundan gözaltına alındığını duyurdu. İSMAİL SAYMAZ SORUŞTURMADAKİ ÇELİŞKİLERİ AÇIKLADI Halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz, Halk TV'nin 3 gazetecisinin gözaltına alınmasıyla ilgili flaş açıklamada bulundu. Dün geceki kaygısının, sabaha yine bir gözaltıyla uyanma olduğunu belirten Saymaz, 'Bu pazartesi de 'Kimi alacaklar?' sorusunu birbirimize sormaya başlamıştık" dedi. "ELİNDE İTALYA OTURUMU OLDUĞU HALDE KAÇMADI" Barış Pehlivan ile bir anısını da değinen Saymaz, "Ben Barış’a, birkaç yıl önce süreç kesinleştiğinde, cezaevinden yeni çıktığı bir dönemde (o zaman da MİT meselesinden ötürü tutuklanmıştı), 'Barış, istersen sen git' demiştim. Çünkü Barış aynı zamanda Avrupa’da oturumu olan bir insandı. 'Ben yapamam' dedi. 'Gazeteciliği oradan da yapabilirsin' dedim. 'Ben gazetecilik yapmak istiyorum. Sen niye gitmiyorsan, ben de o yüzden gitmiyorum' dedi. Elinde İtalya oturumu olduğu halde kaçmıyor, Türkiye’den ayrılmayı düşünmüyor. Çünkü bu memleketi, onun hakkında gözaltı işlemi verenlerden az değil, en az onlar kadar seviyor. En az onlar kadar ülkeye bağlı. diye konuştu. Saymaz, konuşmasının devamında şunları söyledi: "İFADEYE ÇAĞRILABİLECEK GİDEBİLECEK BİR GAZETECİ GÖZALTINA ALINIYOR" "İfadeye çağrılabilecek, savcılık telefon açtığında gidebilecek bir gazeteci, tam programına başlamak üzereyken gözaltına alınıyor. Bundan ne anlamalıyız? Bu ülkeden bir an olsun gitmeyi düşünmemiş bir gazeteci… Barış, gerçekten bir suç işlediği için mi gözaltına alındı? Yaptığı bir gazetecilik faaliyeti. Fakat siz Barış’ı yayından önce gözaltına alarak, onu şimdi aramızdan alarak aslında sadece Barış’a değil, Barış üzerinden burada bulunanlara, bilhassa bu programı yapanlara; iktidarın istediği gibi yazmayı ve çizmeyi reddedenlere; Türkiye’de, asıl gerçek iktidarın göstermek istediğinden bambaşka olduğunu ve bunu ısrarla anlatmak isteyenlere; onların gazetecilik yaptığı mecralara dönük bir eylemde bulunuyorsunuz. Bu hem eleştirel gazetecilere hem de onların içinde bulunduğu Halk TV gibi yayın organlarına dönük bir eylemdir. "NEDEN BİLİRKİŞİ CEVAP HAKKINI KULLANINCA BU SUÇ OLSUN?" Zaten bilirkişi kendi ismiyle aradı. Barış Pehlivan’ı bilirkişi zaten tanıyor, çalıştığı yeri de biliyor. Zaten karşısında Barış’ın olduğunu, bir gazetecinin kendisini aradığını bilerek cevap veriyor. 'Çarpıtıyorsunuz' diyor. İmamoğlu için onun yalan söylediğini söylüyor, soruların hepsine cevap veriyor. Burada başka bir niyet olsaydı, beyefendinin cevaplarına müdahale edilirdi. Beyefendinin vermiş olduğu olumsuz cevaplar Halk TV’de yayınlanıyor. O konuşmaya müdahale edilmemiş, önüne arkasına ekleme yapılarak bağlamından koparılmamış; ne anlattıysa o yayımlanmış. Kaldı ki, beyefendi bugün Yeni Şafak gazetesine verdiği demeçte de aynı şeyi söylemiş. Neden bilirkişi ile konuşulmasın? Neden bilirkişi cevap hakkını kullanınca bu suç olsun? Eğer bilirkişi, kamuoyunda tartışma yaratacak ve siyasi sonuçları olacak raporlara imza atıyorsa, bunlar tartışılır."

İsmail Saymaz ifadedeki çarpıcı detayları anlattı: Bakanlık resmen yangına davetiye çıkarmış Haber

İsmail Saymaz ifadedeki çarpıcı detayları anlattı: Bakanlık resmen yangına davetiye çıkarmış

21 Ocak'ta Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde çıkan yangında 78 kişi yaşamını yitirdi. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Grand Kartal Otel'de çıkan yangına ilişkin yürütülen soruşturma devam ederken Halktv.com.tr yazarı İsmail Saymaz, Halk TV'de açıklamalarda bulundu. Grand Kartal’ın sahibi Halit Ergül'ün ifadelerinin, Kültür Bakanının önceki gün katıldığı yayında söylediği ifadeleri tamamen çürüttüğünü söyleyen Saymaz, şu ifadeleri kullandı: "Ortada bir muamma var. Ergül ifadesinde diyor ki: 'Ben olay günü Gazelle Otel'deydim. Haber gelmesi üzerine yangın yerine gittim. Benden 15 dakika kadar sonra itfaiye geldi. Ben otelde yönetim kurulu başkanıyım. Otelde yangına karşı her türlü önlem alınmıştır. Gerekli denetimler yapılmıştır. En son denetim 15 Aralık'ta Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılmıştır. Bu denetimde engelli odalarının kapıları ile ilgili eksikler bulundu, yangınla ilgili eksiklikler tespit edilmedi.' "6 MÜFETTİŞ, 6 BUÇUK SAAT BOYUNCA DENETİM YAPMIŞLAR" İfadenin devamında ve şirket yetkilerinin bana aktardığına göre Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın denetimcileri 2 yılda bir zorunlu olarak burayı denetliyormuş. 15 Aralık günü de 6 müfettiş, 6 buçuk saat boyunca denetim yapmışlar. 6 müfettiş, 6 saatlik incelemeden sonra 'işçilerin kaldığı odanın halılarını değiştirin' ve 'engelli odalarının kapılarına müdahale edin' diye tespit yapmışlar. Yangınla ilgili herhangi bir noksanlık tespit edilmiyor. "ALARM SİSTEMİ ÇALIŞMIYOR" Elimizde Bolu Belediyesi'nin 16 Aralık tarihli raporu ve 7 tane müfettişin yangında sonra yaptığı iddia edilen bir rapor taslağı var. Bu iki rapora göre birincisi, alarm sistemi çalışmıyor. Yangın santrali var fakat yangın santraline alarm gelse de; katlara, koridorlara ve odalara yangınla ilgili ikaz gitmiyor. Vahim olan bu zaten, alarmı sadece santralde bekleyen insan duymuş ve o da kaçmış anladığım kadarıyla. Rapora göre, odalarda kalanlar bu yangının alarmını almıyorlar. İkincisi, acil çıkış koridorları, mevzuata uygun değil. Bilirkişi raporunun taslağında diyor ki: 'İnsanlar, acil çıkış kapıları ve yönlendirme levhaları usule uygun olmadığı için çıkışı bulamadılar, önlerini göremediler, çıkış diye yola çıkıp otel içinde kayboldular.' "8 MADDEDE NOKSANLIK TESPİT EDİYOR" 12 otel 12 Aralık'ta başvuruda bulunuyor ve yangın raporu istiyor. 12 Aralık'ta belediyeye başvuru yapıyorlar, 16 Aralık'ta belediye rapor hazırlıyor ve 8 maddede noksanlık tespit ediyor. Bunun üzerine şirket 24 Aralık'ta raporunu geri çekiyor. Fakat aynı ya da ertesi gün binanın önündeki 70 metrekarelik kafeterya için başvuruyor onu da 2 Ocak'ta alıyor. Ergül diyor ki; 'Ben hiç otelin bütünü için başvurmadım, kafeterya için başvurdum.' Ben bunu şirket yetkilerine sordum, bana 'Aslında otelin bütünü için başvuru yoktu. Sadece otelin önündeki kafeterya İbrahim Polat ve İsmail Kocagöz adlı iki iş adamına kiralanmıştı. Burayı işletmek için yangın raporuna ihtiyaç duydular. Fakat Grand Kartal'ın antetik kağıdıyla bu başvuruyu yaptılar. Orada 70 metrekare yazmaları gerekirken 3224 metrekareyi sehven yazmışlar. Yazdıkları için otelin bütünü denetlenmiş. Fark edilince üzeri Kadir Özdemir adlı muhasebeci tarafından çizilmiş. "2 NOKSANLIK VAR, İKİSİ DE YANGINLA İLGİLİ DEĞİL" Sonuç olarak ortada rapor var. Belediye müfettişleri 3224 metrekare için denetim yapmışlar ve 8 noksanlık tespit etmişler. Peki ne oluyor da Kültür Bakanlığı bunları tespit edemiyor? Belediyenin 16 Aralık tarihli raporundaki 8 noksanlığın tamamı yangınla ilgili. Kültür Bakanlığının 15 Aralık tarihli raporunda ise 2 noksanlık var, ikisi de yangınla ilgili değil. Belediyenin gördüğünü Kültür Bakanlığı nasıl görmez? Kültür Bakanlığı gidip neden yangınla ilgili bulguları doğrulamaz ve o yönde bir rapor vermez?"

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.