Bafa Gölü, Büyük Menderes Nehri Deltasının Güneydoğu Kesiminde, Menteşe Dağlarının İçine Sokulmuş Sığ Bir Tatlı Su Gölüdür. Bugün Göl Kıyısında Yıkıntıları Bulunan Tarihi Herakleia Ya da Herakleia Latmos Kenti de Bu Körfezin Doğu Kıyısında Yer Alıyordu.
Bafa gölü ve tarihi de ilgisizlikten nasibini alıyor. Bafa gölündeki adalarda ve Latmos dağında bulunan Manastır, kilise, kaleler ve kaya resimleri kaderlerine terk edilmiş. Liman kenti Herakliya üzerine kurulan Kapıkırı Köyü binaları antik şehri kaplamış. Latmos diğer adıyla Beşparmak Dağları da tehdit altında. Dağda bulunan Batı Anadolu’nun en eski kaya resimleri ve doğa özelikle burada her gün yenileri açılan maden ocaklarının tahribi tehlikesi altında.
Hikayemiz Bafa gölü civarına, Balkan savaşı sonrası yerleştirilen, Selanik göçmeni 6 kişilik bir aile ile, gölü kendi mülkiyeti olarak gören bir ağa arasında geçmektedir. Selanik’ten Bafa gölü civarına yerleşmeye gelen aileden üçü yolda hayatını kaybetmiştir.
Geriye kalan üç kardeş Bafa gölü çevresinde bir yere yerleşir. Geçimlerini ve yaşamlarını gölden tuttukları balıklarla sağlamaktadırlar. Bu durum, gölü kendi mülkiyeti bilen ağanın kulağına gider. Zalim ve acımasız olan ağa üç kardeşten en büyük olanı, köyde beslemesi olan bir köylüye öldürtür ve bir şekilde kendisiyle ilgisi olmadığını göstermek için durumu örtbas etmeye çalışır.
Diğer köylülere de nefes aldırmayan ağa boş durmayıp köylüyü birbirine kırdırmak için her türlü entrikalara başvurmaktan geri de durmamaktadır. Gölden çıkan balıkların tek sahibi olduğunu iddia eden ağa, tuttuğu balıkları Yunanistan’a götürüp satmaktadır.
Bu arada köye Zorbey adında Erzurum ilinden köye bir öğretmen atanmıştır. Kısa sürede olan bitene tanık olan öğretmen, köylüyü ağaya karşı örgütlemeye başlar. Köyde Selanik’ten göç eden Hasan ve ablası Fatma yeğenlerini köyün güzel kızı Zeynep ile evlendirir.
Ağa bu evliliğe itiraz etmeyip tam aksine destek çıkmıştır. Çünkü Zeynep ağanın beslemesi olan birinden hamiledir. Ağa bu duruma tam çare ararken hiç ummadığı bir şansla karşı karşıya kalmıştır. Fakat çok geçmeden köyde ağanın zulmüne uğrayan köylü bu durumu öğretmene anlatır.
Ağaya karşı ilk hamle olarak göle giden balık kanallarını havaya uçurmak isterler. Pek işe yaramayan bu durum ağayı çok kızdırmıştır. Köyde ona karşı birleşen kişilerin arasına nifak sokar, bazılarına borç vererek teslim alır, kısa sürede bu birlikteliği bozmayı başarır.
Geriye kalan öğretmen Zorbey ve birkaç köylü gölün her tarafını dinamitleyip bataklığa çevirmeyi başarırlar. Selanik’ten göç eden Hasan ve yaşlı ablası Fatma, ağanın beslemeleri tarafından karakola götürülerek, yaşananların sorumlusu olarak gösterilip tutuklattırılır.
Bafa gölü kenarındaki Dalyan tekelinin köylüleri, köye atanan öğretmen Zorbey ve ağa arasında geçen hikaye, Samim Kocagöz’ün Yılan hikayesi adlı romanında işlenmiştir (1954). Aydın/Söke doğumlu olan yazar Osman Zeki Özturanlı tarafından da hikaye 2 bölüm tiyatro oyunu Batak göl olarak basımı yapılmış ve Kenter Tiyatrosu da oyunu 2 bölüm olarak, başta İstanbul’da (1969),sonra bir çok şehirde Batak göl olarak seyirciyle buluşmuştur.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Harun Hüsam KURT
Batak göl..
Bafa Gölü, Büyük Menderes Nehri Deltasının Güneydoğu Kesiminde, Menteşe Dağlarının İçine Sokulmuş Sığ Bir Tatlı Su Gölüdür. Bugün Göl Kıyısında Yıkıntıları Bulunan Tarihi Herakleia Ya da Herakleia Latmos Kenti de Bu Körfezin Doğu Kıyısında Yer Alıyordu.
Bafa gölü ve tarihi de ilgisizlikten nasibini alıyor. Bafa gölündeki adalarda ve Latmos dağında bulunan Manastır, kilise, kaleler ve kaya resimleri kaderlerine terk edilmiş. Liman kenti Herakliya üzerine kurulan Kapıkırı Köyü binaları antik şehri kaplamış. Latmos diğer adıyla Beşparmak Dağları da tehdit altında. Dağda bulunan Batı Anadolu’nun en eski kaya resimleri ve doğa özelikle burada her gün yenileri açılan maden ocaklarının tahribi tehlikesi altında.
Hikayemiz Bafa gölü civarına, Balkan savaşı sonrası yerleştirilen, Selanik göçmeni 6 kişilik bir aile ile, gölü kendi mülkiyeti olarak gören bir ağa arasında geçmektedir. Selanik’ten Bafa gölü civarına yerleşmeye gelen aileden üçü yolda hayatını kaybetmiştir.
Geriye kalan üç kardeş Bafa gölü çevresinde bir yere yerleşir. Geçimlerini ve yaşamlarını gölden tuttukları balıklarla sağlamaktadırlar. Bu durum, gölü kendi mülkiyeti bilen ağanın kulağına gider. Zalim ve acımasız olan ağa üç kardeşten en büyük olanı, köyde beslemesi olan bir köylüye öldürtür ve bir şekilde kendisiyle ilgisi olmadığını göstermek için durumu örtbas etmeye çalışır.
Diğer köylülere de nefes aldırmayan ağa boş durmayıp köylüyü birbirine kırdırmak için her türlü entrikalara başvurmaktan geri de durmamaktadır. Gölden çıkan balıkların tek sahibi olduğunu iddia eden ağa, tuttuğu balıkları Yunanistan’a götürüp satmaktadır.
Bu arada köye Zorbey adında Erzurum ilinden köye bir öğretmen atanmıştır. Kısa sürede olan bitene tanık olan öğretmen, köylüyü ağaya karşı örgütlemeye başlar. Köyde Selanik’ten göç eden Hasan ve ablası Fatma yeğenlerini köyün güzel kızı Zeynep ile evlendirir.
Ağa bu evliliğe itiraz etmeyip tam aksine destek çıkmıştır. Çünkü Zeynep ağanın beslemesi olan birinden hamiledir. Ağa bu duruma tam çare ararken hiç ummadığı bir şansla karşı karşıya kalmıştır. Fakat çok geçmeden köyde ağanın zulmüne uğrayan köylü bu durumu öğretmene anlatır.
Ağaya karşı ilk hamle olarak göle giden balık kanallarını havaya uçurmak isterler. Pek işe yaramayan bu durum ağayı çok kızdırmıştır. Köyde ona karşı birleşen kişilerin arasına nifak sokar, bazılarına borç vererek teslim alır, kısa sürede bu birlikteliği bozmayı başarır.
Geriye kalan öğretmen Zorbey ve birkaç köylü gölün her tarafını dinamitleyip bataklığa çevirmeyi başarırlar. Selanik’ten göç eden Hasan ve yaşlı ablası Fatma, ağanın beslemeleri tarafından karakola götürülerek, yaşananların sorumlusu olarak gösterilip tutuklattırılır.
Bafa gölü kenarındaki Dalyan tekelinin köylüleri, köye atanan öğretmen Zorbey ve ağa arasında geçen hikaye, Samim Kocagöz’ün Yılan hikayesi adlı romanında işlenmiştir (1954). Aydın/Söke doğumlu olan yazar Osman Zeki Özturanlı tarafından da hikaye 2 bölüm tiyatro oyunu Batak göl olarak basımı yapılmış ve Kenter Tiyatrosu da oyunu 2 bölüm olarak, başta İstanbul’da (1969),sonra bir çok şehirde Batak göl olarak seyirciyle buluşmuştur.