Düşünmek, insan oğlunun hem iyi hem de huzursuz yanıdır. Durup dururken bir konu, olay ve süreç hakkında düşünürken dalar gidersin ve içinden çıktığında da kendini bile bıraktığın yerde bulamazsın.
Artık okuyup, izlemekten gönül yorgunu oldum. Televizyonlar, gazeteler, sanal ortam her yer bize verilen ahlak, etik, eğitim ve yaşam felsefesi ile taban tabana zıt. İnsan sevgisi, dostluk, güven?
Hepsi birilerinden bağımsız ya almış başını gitmiş ya da hiç uğramamış!..
Yaşananları görüp, duyup, izleyip, okuyunca beynimde çanlar çalmaya başlıyor. Hem de gümbür gümbür.
Çanların çalması değince aklıma Ernest Hemingway'in o ünlü romanı, "ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR", gelir!..
İspanyol İç Savaşı sırasında dağlarda faşistlere karşı savaşan gerilla güçleri arasında bulunan, Amerikalı İspanyolca profesörü Robert Jordan'ın gözünden savaşı sorgular Hemingway.
Belki bir dip not gibi olacak olsa da, İspanya İç Savaşı, bir süreçtir ama yasal olarak 17 Temmuz 1936 ile 1 Nisan 1939 tarihleri arasında;
İspanya'da demokratik bir seçimle yönetimde iş başına gelen İkinci İspanyol Cumhuriyeti’ne sadık Cumhuriyetçi güçler ile General Francisco Franco liderliğinde isyancı bir grup Milliyetçi asker, sivil arasında yaşanmıştır.
Savaş 1939 yılında biter ama bu kez de İspanya'nın dramı başlar.
Bu savaştan, iç savaştan günümüze bir çok anı, ders ve öykü kalır.
Bunlardan biri de;
Kamhi ailesinin kızı, Türk piyanist Victoria Kamhi ile evlenen; küçük yaşta geçirdiği difteri hastalığı nedeniyle gözlerini kaybeden, klasik müzik bestecisi ve piyano virtüözü, ispanyol Joaquín Rodrigo Vidre'nin (1901-1999), İspanyol iç savaşını anlatan;
Deniz Gezmiş'in idama giderken son isteği olarak dinlediği, "Concierto de Aranjuez" diye de bilinen Rodrigo'nun Gitar Konçertosu'dur.
General Franco, İspanya tarihine, İspanyol siyasal yaşamının "tek adam yönetimi" olarak damga vuran askeri diktatörüdür. 36 yıl boyunca (1939-1975) kilisenin de desteği ile ülkeyi diktatörlükle yönetmiştir.
Günümüzde "El Caudillo" deyimi, İspanyolca'da gücü ve tüm yetkileri kendinde toplayan otoriter kişiliklere veya askeri diktatörlere verilen, Franco'nun da lakabı olan sözdür.
O dönemin birçok sanatçısı gibi İspanya İç Savaşı'na da katılan Hemingway de, bu savaşı ÇANLAR KİMİN ÇİN ÇALIYOR, romanı ile anlatır 1940 yılında.
Romanın adına kaynaklık eden kişi de, 1571 ile 1631 yılları arasında yaşamış, ateist bir ingiliz ailesinin şair, bilgin, asker, avukat ve RAHİP (İngiltere Kilisesi'nde din adamı) oğlu John Donne'in, sinema, tiyatro vb bir çok yerde kullanılan 500 yıllık şiiridir.
"Ada değildir insan,/ bütün hiç değildir bir başına;/ anakaranın bir
parçasıdır, bir damladır okyanusta;/ bir toprak tanesini alıp götürse
deniz,/ küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş,/ dostlarının ya da
senin bir yurtluğunmuş gibi,/ ÖLÜNCE BİR İNSAN, EKSİLİRİM BEN,/ çünkü insanğlunun bir parçasıyım;/ işte bundandır ki sorup durma/ çanların kimin için çaldığını;/ 'ÇANLAR' SENİN İÇİN ÇALIYOR!..
Artık ülkemde de yerde, gökte, sınırları içinde, sınırları dışında öyle ÇANLAR ÇALIYOR ki, sizi bilemem ama benim artık başım dönüyor, çatlıyor.
Daha Narin Güran'ın dramını çözememiş iken, dün Urfa Eyyübiye ilçesi, Dede Osman Köyünde, 23 yaşındaki Z.T isimli genç kızın, cesedi ailesi tarafından evin içinde bulunuyor.
Van'da, üniversite öğrencisi öğrenci yurdunun kenarındaki Van Gölü'nde ölü/öldürülmüş olarak bulunuyor.
Toplum bir cinnet halinde. Ekonomik, sosyal, kültürel bir çıkmazın içine her gün biraz daha sürükleniyor.
Hem de bu ülkenin yurttaşlarının duyarsızlığı sayesinde, umarım Osmanlı Aydınlarının “Kaht-ı rical/ Devlet adamı kıtlığı” dedikleri bir süreci yaşamıyoruzdur.
Şimdi, ben de size sorsam mı?
ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR!..